top of page

Enver Paşa'nın Son Anları

Paşa her şeyi göze almıştı.

Artık ya muvaffak olacaktı veya ölecekti…

İşte bunu söylemeye dili varamıyordu.

Paşa'nın yanındaki arkadaşları da bu vaziyeti biliyorlardı. Onlarda nereye gittiklerinin farkında idiler.

Daima ileriye gideceklerdi. Geriye çekilirlerse, muvaffak olmazlarsa muhakkak surette ölüm vardı... Askerlerin Şarkıları önden yükselirken onlar da arkadan takibe başladılar. Yükselmiş oldukları bir tepeden askerlerin ilerleyişini daha iyi görüyorlardı. Uzaklarda görünen köy de yanıyordu. Yükselen alevler arasında sanki feryatlar yükseliyor gibiydi.

İşte Paşa'nın emri yükseliyordu. - Askerler soldaki tepeyi tutsunlar. Düşman ilerlemeden o tepeye hâkim olursak iyi netice elde edebiliriz. Paşa tepeden askeri vaziyeti kontrol ediyordu.

Paşa artık harp sahasında her şeyden uzak, arkadan gelecek asker cephane ve erzaktan mahrum, bir vaziyette dövüşmek mecburiyetinde idi.

Geri yok ileri vardı.

Bu esnada Rusların ilerlediği görülüyordu Paşa'nın korktuğu başka idi. Sağ ve sol cenahtaki Rus askerlerinin ilerleyerek kendisini arkadan çevirmeleri.

Paşa bütün askeri vaziyeti bir kere daha kafası içinde toparladı. Geriye kaçmak için icap edecek ricat hatlarını da göz önünde tuttu. Ve sonra ileriye doğru yürümekten başka çare bulamadı. Kendisi de cephede dövüşmek istiyordu.

Enver Paşa yanındaki arkadaşlarla birlikte en ön cephede bulunan askerlerin yanına gitmekten başka çare bulamadı. Bu suretle hem önde dövüşme mevkiinde olan askerlere cesaret kuvvet vermiş olacak ve aynı zamanda icap ederse kılıcını çekerek, tabancasını, mavzerini kullanarak düşmanların üzerine atılacaktı.

Arkadaşlarının "bu olamaz" sözü karşısında Paşa şu sözleri söyledi:

Hakkınız var. İlerde tehlike vardır ama... Bundan başka da yapılacak hiçbir iş yoktur. Çünkü burada çok da yalnız kaldık aksi takdirde yapayalnız kalacağız…

Bu sözler olurken ilerden tek tük tüfek sesleri geliyordu. Her tüfek sesi yükseldikçe Enver Paşa ve arkadaşlarının yüreği sızlıyordu. Çünkü düşmanların ilerlediğini zannı hâsıl oluyordu.

Paşa tüfekler patlarken biraz durdu, kulak kabarttı ve sonra hiçbir şeye ehemmiyet vermeden:

- Haydi... dedi, gidelim.

Atlar birbirini takip ederek vadiye doğru indiler ve oradan karşı tepedeki askerlerin yanına çıktılar. İki saat zarfında patlayan tüfek sesleri her saniyede biraz daha yaklaşıyor ve gürültüsü daha büyük akisler yapıyordu. Fakat Enver Paşa artık bizzat harbin içine girmiş olduğu için emindi. Kalbi çarpıyordu. O da diğer askerler gibi silahına güveniyordu. Yanındaki askerine talimat veriyordu. Nihayet arkadaşlarına ümit bağlıyordu. Enver Paşa'nın böyle pervasızca tepeye kadar çıkması üzerine yanındaki arkadaşları onun etrafından ayrılmadılar. Ona daha fazla sokuldular. Hatta birkaçı yanında ve arkasında hatta önünde mevki aldılar.

Köy hâlâ yanıyordu. Kızıl Rusya'ya ait asker köy etrafında bekliyordu. Enver Paşa bu manzara karşısında birden bire irkildi.

O gün öylece geçti. Geceleyin köyde yanan birkaç kör kandil ışığından başka hiçbir şey yoktu. Ses ve seda tamamen kesilmişti.

Garp tarafında bir hareket görüldü. Kızıl Ruslar o tarafa doğru koşuşuyor, kuvvet gönderiyor sonra kendilerini müdafaa edebilecek birer siper arıyorlardı.

Kızıl Ruslar ilerliyordu!

Bunlarla artık karşı karşıya son nefese kadar dövüşmek lazımdı. Paşa kendi askerlerinin vaziyetini karşısındaki düşmanların ilerleyişini görünce duramadı hemen mavzerini aldı ve ileriye atlamak istedi.

Lâkin yanındakiler:

Aman Paşam, dediler.

Sonra Enver Paşa müthiş surette asabileşti.

Ne var. Ne olacak? Ölümden mi korkacağım?

Paşa bundan sonra susmuş ve gözlerini etrafındakilere birer birer gezdirmişti.

Enver Paşa birdenbire sol elini kaldırdı ve sonra aklına bir şey gelmiş gibi birdenbire geriye döndü.

Gideceğiz... dedi, ölürsek ölürüz, gideceğiz…

Bu sözlerin sonunu yanındakiler duyabildiler.

Gideceğiz...

Enver Paşa beygirine bile atlamaya meydan kalmadan ileri yürüdü. Fakat yanındaki arkadaşları hâlâ:

Olmaz... diyorlardı. Olamaz…

Fakat Paşa'nın kararı katî idi.

Gözlerinden sanki volkan ateşleri çıkıyordu. Asabiyetten tir tir titriyordu.

Müthiş heyecanlıydı.

O esnada Paşanın yanında biri 

Yandım anâm diyerek yere düştü. Vurulmuştu.

Hiç kimse böyle bir baskın beklemiyordu. Bu kargaşalık devam ederken, bir ikinci kurşun, bir üçüncü, dördüncü kurşun daha fırladı.

Enver Paşa bu dakikada hiç telâşlanmadı. Hatta eski heyecanı bile kayboldu. Derhal soğukkanlılığı ile etrafına bakmak ve askerlerini muhafaza için kumandalar vermek istiyordu. Hemen sağa atladı ve:

Ne oluyor? Taarruz ne taraftan? demeğe kalmadı.

Bir serseri kurşun tam kalbi üzerine isabet etti.

Bu kurşun nereden gelmişti. Nasıl olmuştu, o kadar yakından ve tam hedefine isabet eden kurşun az bulunur.

Enver Paşa, arkasındaki kaput altından geçerek kalbinin tam üzerine isabet eden bu kurşunu yediği zaman birdenbire şaşırdı.

Sadece Ay! diyebildi.

Parlak gözleri birdenbire karardı ve bir heykel gibi yere yıkılıverdi.

Yerde upuzun yatan Paşa'nın dudakları sapsarı oldu.

Sarı dudakları biraz büzüldü, sonra gülümsüyor gibi açıldı. Ve ağzından iki damla kan beyaz çenesinin üzerine doğru döküldü ve sönen parlak gözleri tamamıyla kapandı.

Meydanda at nalları seslerinden başka bir şey yükselmiyordu. Bütün mavzer sesleri susmuştu. Hâlâ yer gök susuyordu.

Bu sessizlik içinde bir tek at birdenbire şahlandı ve ovaya doğru başını alarak koştu.

Dizginleri kopmuş, mütemadiyen şahlanarak ve garip hareketler yaparak koşan ve sersem sersem dolaşan beygir Enver Paşa'nın sevimli hayvanı idi. Günlerden beri onu sırtında taşıyan attı.

Etraftan koşuşanlar, silâhlarını atanlar, beygirlerini başıboş bırakanlar hep tepeye doğru tırmanıyor ve birer fatihe okuduktan sonra başucuna geçip oturuyorlardı.

Nihayet yaşlı gözler biraz kurudu ve bozulan asap biraz düzeldi. Herkes tabiatın büyük emri karşısında başları önde Enver Paşa'yı Çegen köyüne götürerek ebedî istirahatgâhına koymaya karar verdiler.

Gözyaşları arasında mezara konan Enver Paşa'nın üstü örtülürken mücadeleden mücadeleye atılan ve tarihe mal olan bir idealistin cesedi de gök kubbe altındaki ebedî metfenine gömülüyordu.




 
 
 

Comments


  • alt.text.label.YouTube
  • TikTok
  • Spotify
  • alt.text.label.Instagram
  • alt.text.label.Twitter
  • alt.text.label.Facebook

©2023, Tüm Yayın Hakları UluTürk Tarih'e aittir

®
bottom of page